Bugün 19 Şubat ve ANNEMSİZ geçen beşinci yıl. Her ANNE diye
seslendiğimde veya gözlerim ANNEMİ aradığında, cevap alamadan, göremeden, geçirdiğim beşinci yıl. Çok erken ve zamansız
kaybettim ANNEMİ, daha 50 yaşında, kanser denilen bir hastalık aldı onu benden.
ANNESİZ olmak tarif edilemeyecek ve anlatılması imkansız, bir o kadarda acı,
kelimelerle ifade bile yetersiz kalıyor. ANNEMDEN sonra hiçbir şey eskisi gibi
olmadı, hiçbir şeyden tat alamıyorum. Yaşantım bir anda değişti, belki çok pembe
bir yaşantım yoktu ama yine de kendi çapımda mutlu olmayı, mutlu etmeyi,
yaşamayı seven, yaşatmayı seven, ufak şeylerdende olsa, onları mutluluğa
çevirmeye çalışan biriydim ama bir anda yaşantım kap kara oldu, ne kadar mutlu
gibi gözüksem de, ne kadar arada kahkalarımda olsa, içimdeki ANNE özleminden
dolayı, her mutlu gözüktüğüm de, aslında yüreğimde bir hüzün dışarıya
yansıtamadığım, kalbimde bir acı saklı.
Bana sorsalar ‘’ANNE ‘’ nedir anlat diye, küçük ve uzatmadan
yaşadığım bir olayla anlatacağım,
ANNEMİN hastalığının ilerlediği dönemde, hem hastanedeki, hem
de evdeki geçirdiğimiz günlerde, ağrı
bantlarıyla durduğu günler, morfinle ağrısını dindirmeye çalıştığımız günlerde,
hatta ve hatta son günlerinde bile, yanına
geldiğimde, benim nasıl olduğumu sorup merak etmesi, yanına gelenlerin, CEVRİYE
teyze diye başlayıp benimle ilgili soru sorduklarında, dayanılmaz acılar
çekerken bile, inşallah deyip veya kafa sallayarak da olsa cevap vermesi, O halde bile beni düşünmesi, bana şunu
gösterdi. Kendi durumu ne olursa olsun, hatta son nefesini verirken bile, sizi karşılıksız düşünen tek kişi ANNENİZDİR.
Diyorlar ki; İşte bugün ANNEMSİZ geçen beş yıl oldu dediğimde,
ne çabuk geçmiş zaman diyorlar, bana sorsanız, ben daha 2012 deyim, bence hiç
vakit geçmedi, acısı halen ilk günkü gibi. Ben halen ANNEMİN en son yattığı
yatakta yatıyorum, odalara, mutfağa girdiğimde gözüm halen ANNEMİ arıyor.
Her insanının doğup, büyüyüp, öleceğini bilmeme rağmen,
ANNEMİ kaybedeceğim aklımdan geçmezdi, doktor bize ANNEMİN üç gün ömrü
kaldığını söylediğindeki acıyı tarif edemem size. O günden sonra sürekli
kafamın içinde delice sorular, ANNEM ölünce ben ne yaparım deyip, kendi,
kendime sürekli sorular sorup durdum, ilk ölüm haberini aldığımda ne yaparım,
inanın hep korktum tek dilediğim şey, korkulanın olmamasıydı. Üç gün sonra
ANNEM vefat etmeyip, doktorun üç gün teşhisinden sonra, kırk beş gün yaşadı,
ANNEM yanımda vefat etti ve ben ANNEMİ kurtaramadım, bu sefer kafamın içine bir
soru daha eklendi, ben ANNEMİ nasıl defnederim diye. Cenazesinde hava o kadar
soğuktu ki. Defnederken, elim, kolum bağlı bir şekilde, o an ne yapacağımı, ne
söyleyeceğimi bilemeden, ağıtların arasında, ne olur yapmayın, ANNEM ölmedi kalkacak
diyorum. Kendimi bir türlü dinletemedim. O an sadece elimden gelen ve aklımdan
geçen tek şey, üstümdeki paltoyu çıkarıp vermek oldu, o an söylediğim tek söz
ise ANNEM orda üşür dedim. Yine de
yapmaktan korktuğum ne varsa, duymaktan korktuğum ne varsa, her şeyi yaptım ve
yaşadım.
Size bir şey itiraf ediyim, yaşım 35 ama belki de size çocukça
gelecek, ANNESİ yanında olanları veya bir sohbet esnasında, işte akşam ANNEM
şunu yaptı, ANNEM şunu söyledi, ANNEME şunu aldım daha buna benzer birçok şeyi duyup,
gördüğümde sizi çok kıskanıyorum. Siz, siz olun ANNENİZİN değerini bilin, ne
kadar kızsa da, terlikte fırlatsa, eğer bir şeyleri anlamak istiyorsanız gelin
bana bakın veya yazdıklarımdan, nasıl tarif edilemeyecek bir acı olduğunu
anlayıp, bir kez daha düşünüp ona göre cevap verin derim. Ben ANNEMİN sesini
özledim, her gün resimlerine bakıyorum ama resimleri benle konuşmuyor. Bugün
ANNEMSİZ geçen beşinci yıl, bugün hem ‘’ANNEM’’
için, hem de, yetim kalmış tüm çocukların ANNELERİ için dua ederseniz
sevinirim…