9 Temmuz 2021 Cuma

İNSAN KALBİYLE KONUŞUR MU ?

 

Ben kalbiyle konuşanlardanım, aslında kalbim, aklım yeri geldiğinde gözüm ve dilim dahi olaya karışıyor, genelde aşk ve sevgi gibi konularda...

Kalbimin şöyle bir sıkıntısı var, gidiyor olmayacak insanlara kendini kaptırıyor, ya yaş olarak küçük veya büyük birine yada kesin olmayacak birini buluyor bir şekilde. Aslında kalbimin sevgisine karşılık verecek olan kişi, bilmiyorum kim kalbime  girecekse, önce onu oradan çıkarıp tozunu alması lazım, örümcek ağı bağlamıştır kesin, boş kullana kullana, kullanılmayan bir eve yıllar sonra girilmesi gibi.
Kalbime kızıyorum bazen, ne bazeni devamlı kızıyorum, niye o kişiye gönlünü kaptırdın diye, kalbimde diyor ki, bana ne kızıyorsun, git konuş, belki kabul eder, karşılık verir aşkına, ama aklım nedense, yok diyor, dilim lal oluyor, Başka zaman çar, çar konuşan dilim, bazen sivri dile dönüşen dilim, onun karşısında tutuluyor. Hadi beni mahçup etme konuş desende, nafile gıkı çıkmıyor. Bazen birleşip gözümü suçladıklarıda oluyor, görmeseydi, bakmasaydı, farklı gözle desede gözde cevap veriyor kendince, ben görmesemde, kimi sese, kimi gösterilen ilgiye kendini kaptırıyor, deyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyor.
Çok saçma belki ama bir filim izlersin, komedi, dram, aksiyon, konu farketmez, yada yolda gördüğün bir tabeladaki onun ismi, yada onun isminin söylendiği herhangi bir yerde hemen aklına, kalbine düşüyor.
Mesala Annesi çocuğuna, Zehra içeri gir diyor, yada bir dükkan tabelasında, Dilek market, Tuğba kuruyemiş yazar, çiçekçide gördüğün, Papatya, Gül, Fidan, Menekşe, ne gördüysen onun ismini anımsatan, hatta ve hatta lastiklere Hava basılır, yazısındaki, Hava yazısını bile eğer kişinin adı ise aklına geliyor.
Bir şarkıda Nur yüzlüm, bir replikte, Güneş gibisin gibi, sadece kalbindeki kişinin ismini görmen veya duyman yetiyor. Bahane bulup onunla ilgili hayaller kurmak için... Bu arada burda örneklerde hep farklı isimler belirttim bu yazıyı yazarken. Kalbim dedi onun ismini de yaz ama aklım izin vermedi. O yüzden burada farklı isimler kullandım. Kalp öyle birşey ki, yeter ki, sevsin, işine aklına sır ermiyor. Geçen bir filim izledim, orada erkek ölmek üzere ve son nefesini vermeden milyonlara sevdiğini kişiyi söylüyor, seni çok seviyorum diyor ve ölüyor, klasik filim repliği işte, şöyle bir düşündüm, ben olsam onun yerinde, ne yapardım dedim, ordan kalbim bir hışımla zıpladı, söyle, söyle ama aklım dedi ki, söyleme, sen zaten öleceksin, onun bir hayatı olacak, hayat ona devam edecek, vicdan azabı çekmez ama ileride başına kakış olmasın kızın  yada onu gören, farklı gözle bakmasın, boş ver deyip, son anda bile onu düşünüp söylemezdim. Bana soruyorlar sevgilin varmı? Bende diyorum ki, ben boşum ama kalbimi gösterip burası dolu diyorum. Sanki aldatacakmış gibi hissediyorum, eğer başka biriyle birlikte olursam. O yüzden insan kalbiyle konuşurmu demeyin, insan kalbiyle konuşur, bir şey verirken eli titrer, Amman titreme, beni rezil etme der. Onun karşısındayken veya onu düşünürken insan tüm benliğiyle bir toplantı yapıyor ister istemez...

9 Mayıs 2021 Pazar

ANNEMSİZ ANNELER GÜNÜ




Annemsiz geçen bir Anneler Günü daha geldi. İçimdeki boşluğu anlatmaya kelimeler, sözler yetmez. Allah'ın her günü, Annem, aklımda, kalbimde ama bugün daha farklı bir üzülüyorum. Aslında bu üzüntü duygusunun yoğunlaşmasını, önceden başlayan, Anneler Günü reklamları, haberleri, hediye önerileri derken, Anneler Gününün gelmesiyle, herkesin Annesine hediye alması, beraber fotoğraf çekilip paylaşması, ya insan bir fotoğraf karesini kıskanır mı? Kıskanıyor işte. Belki Annem yanımda olsaydı, bende çekilip paylaşacaktım ama bu konuda sözde empati yapabiliyorum sadece, duygularıma mani olamıyorum. Sekiz yıldır, her Anneler Gününde, hiç değilse Annemin Mezarına gidebiliyordum, bu dokuzuncu yıl öyle bir yıl oldu ki. Yasaklar bana bin kat zor geldi. Mezarının başına dahi gidememek, özellikle böyle bir günde, oturup çocuk gibi ağlayasım var. Annesizlik; yaşın kaç olursa olsun, insanın içini acıtan bir eksiklik. Belkide sadece Annesi olmayanların, beni anlayabileceği bir duygudur bilemiyorum. Bir kere Annenizi kaybettiniz mi, artık bambaşka bir hayatı yaşamaya başlıyorsunuz. Tüm hayatınız, düzeniniz, hatta en basiti, yattığınız yer, yemeniz, içmeniz, aklınıza daha önce gelen, o önemsiz gibi gördüğünüz bir çok özelliğiniz değişiyor, kendimden biliyorum. Yine mutlu olursunuz, yada mutluymuş gibi gözükürsünüz, o ayrı, yine yaşamaya devam edersiniz ama, Annesizliğin verdiği o eksiklik duygusu asla geçmez. Bugün Anneler Günü, o Annesiz geçen bir günün daha eksiliğini hissettiğim günlerden biri daha geldi. Bugün Annem, yanımda olamasada, bugün ben Annemin yanında olamasamda, aklımda, kalbimde, dualarımda hep Annemle, mekanın cennet olsun, benim güzel Annem. Anneler Günün Kutlu Olsun.


 

21 Nisan 2021 Çarşamba

Ali Baba ve Kırk Haramiler Değiştirilmiş Hikayesi 3. Son Bölüm


Eskiden dizilerde daha önceki bölümlerden kesitler veriyorlardı hatırlatma olarak ama ben size, ilk, iki bölümü anlatmayacağım. Kalan yerden devam edeceğim.

Altınların olmadığını gören haramiler, gözünü bağlayıp gönderdikleri adamlarından konum gelmesini bekliyorlardı mağarada, gözü kapalı harami, kasım' ın evini bulup arkadaşlarına konum atıp arkadaşlarının yanına geri dönmüş, ama harami, şu anki konumu gönder yerine, mevcut konumu paylaşmış, konum tekrar mağarayı göstermiş. Baş harami buna çok sinirlenmiş, tekrar gözünü bağlayıp, bu sefer peşinden kendisi gitmiş. Kasım ve Ali Babanın evinin önüne gelmiş, etrafta araştırma yapmış, Kasım zengin olmasına rağmen, her iftar bedava diye oruç tutmadığı halde, iftar çadırına yemeğe gittiğini öğrenmiş. Bunu duyan baş harami, haramilerini küplere yerleştirip, filtre dağıtacam diye, küpleri iftar çadırlarının etrafına yerleştirmiş. İftar topu patlayınca çıkın diye talimat ve mesajla bildirim yapmış. Bu konuşmaya şahit olan Ali Babanın oğlu, izlediği filimlerden etkilenip, benim adım Ali Babanın oğlu, ben bu oyunu bozarım demiş...

Bu arada Ali Babada, evdekilere iftar için hazırlıklarının bitirmelerini söyleyip, iftar çadırının yolunu tutmaya başlamış. Ali Baba, Kasım, Haramilerin başı, yan yana oturmuşlar. İftar saatini bekliyorlarmış, Oradaki ihtiyarlardan biri, iftar saatine kadar sohbet konusu açmış ve bu sohbetten üçüde etkilenmiş, bu arada Ali Babanın oğlu, telefonundan, iftar topu sesi uygulaması indirip, erkenden küplerin yanında sesi açıp, sesi haramilerin duymasını sağlamış, top sesini duyan haramiler, küplerden çıkıp, iftar çadırının etrafını sarmışlar. Ama bir sorun vardı, top sesini duyan, tek haramiler değildi, çadırdakilerde duymuşlardı, top sesini duyan, erkenden orucu açmaya başlamış, ihtiyar durun daha var diye seslenmesine rağmen, çoğu insan erkenden açmıştı oruçlarını. Buna herkes çok sinirlendi, kim yaptı bunu deyip kaleyana geldiler, Ali Babanın oğlu, Haramileri gösterip, işte bunlar yaptı deyip, halkı haramilerin üstüne sürdü, haramiler ordan kaçmak zorunda kaldı. Baş harami, Ali Baba ve Kasım, ihtiyarın sohbetinden etkilendikleri için, baş harami artık haram iş yok demiş töbe etmiş. Ali baba ve Kasım aldıkları altınları ne yapalım derken, çadırdaki ihtiyar, siz bana verin ben hallederim demiş ve Kasım' dan tüm altınları alıp, geri kalan ömrünü, son nefesine kadar, mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamış. Benim yazdığım son böyle, sizin gönlünüzden nasıl son geçiyorsa o şekilde olsun. The end, Yani, Son....

Ali Baba ve Kırk Haramiler Değiştirilmiş Hikaye 2. Bölüm





Ali Baba Kırk Haramilerin gittiğini görünce, mağaranın önüne gelip " Açıl Susam Açıl " demiş. Mağara Ali Babadan Hes Kodunu istemiş, Ali Baba Hes Kodunu söyledikten sonra, mağaranın kapısı açılmış, tam içeri girecekken, abisi Kasım, Ali Baba' yı görüp yanına gelmiş. Birde ne görsün, içeri altın dolu, hemen ordan Ali Babayı konuşturmadan, eşin seni yemeğe çağrıyor deyip göndermiş, Ali Baba arkasına bakarak giderken, abime kırk haramilerin mağarası olduğunu söylemeyi unuttum diye içinden geçirmiş, uzaklaşırken Kırk haramilerin sesini duyup saklanmış.

Kırk Haramiler mağaranın önüne gelip, " Açıl Susam Açıl " diye seslenmişler, mağara Hes Kodu sormuş yine, risksiz olmalarına rağmen, mağaranın kapısı açılmamış, Kırk Haramilerin hepsi tek, tek denemişler ama nafile yine açılmamış, çok kullanıcı girmesinden dolayı, mağara güvenlik uygulaması olan " ben robot değilim " uygulaması belirmiş, Haramiler şaşırmış, kendi aralarında, neden böyle oldu, hes kodunuda doğru söyledik, diye konuşurlarken, içlerinden biri, kesin içeride başka biri var adım kadar eminim demiş.

Haramiler kapıyı açıp içeri girdiklerinde, Kasım altınları çuvallara doldurmuş, kapının ağzına yığmış, elinde çuval olan yabancı biri var mağarada, hemen polis, help diye bağırmışlar ama alarm taktırmadıkları içinde içten içe pişman olmuşlar. Bu arada dışarıdaki tahmini tutan harami, ben demiştim deyip böbürlenmeye başlamış, onu kıskanan diğer harami, her şeyi sen biliyon zaten, yav he he deyip kıskandığını belli etmiş. Sonra diğer haramiler, etrafını çevirmişler, Haramilerin başı, adın ne senin demiş, Kekeleyerek ben  Kasım demiş, Ali Babanın abisi, Haramiler bunun üzerine hep bir ağızdan, asmak lazım, kesmek lazım, kasım'ı, kasım 'ı kesmek lazım diye bağırmaya başlamışlar. Tam Kasım'ın kelleyi kesecelerken, Kasım hapşurmuş, o an hepsi panik olmuş, covit olabilir diye düşünüp, Kasım' ı bırakıp mağaradan aşı vurulmaya gitmişler. Bunu fırsat bilen Kasım, altınları alıp ordan kaçmış.

Aşı vurulup gelen haramiler, bakıyorlar ki, mağara boş,hemen birinin gözünü bağlayıp, arkasından gönderip, mevcut konum atmasını söylediler...

2. Bölüm Sonu....

20 Nisan 2021 Salı

Ali Baba ve Kırk Haramiler Değiştirilmiş Hikayesin1. Bölüm


 Hepinizin bildiği yada duyduğu "Ali Baba ve Kırk Haramileri birde benden dinleyin...

Ali Baba bir gün, sosyal medyadan bulduğu, ikinci el kazan için, başka bir köye gidiyordu. Aslında abisi Kasım' da büyük bir kazan vardı ama yengesi devamlı bunlar kazanı istedikçe, altına, macundu, sakızdı, yapıştırıp durduğu için, kendisine hanımının baskı ile az kullanılmış, bir kazan almaya gidiyordu.

Sonra tepenin ardında kalabalık bir gurup sesi duydu, herhalde eylem var diye düşünürken, seslere kulak misafiri oldu, şaka, şaka resmen dinledi. Kırk Haramiler sohbet ediyorlardı, ellerinde çuval, çuval altınlar vardı. İçlerinden biri, abi bu kadar altını ne yapacağız, altın düşecek diyorlar, bitcoinmi çalsak derken, Haramilerin başı, oğlum sabah, sabah germeyin beni deyip susturdu.

Kırk haramiler mağaralarına geldi, ellerindeki altınları bırakmak için, Kırk Haramilerin başı, seslendi " Açıl Susam Açıl " diye ama mağara açılmadı, tekrar seslendi, " Açıl Susam Açıl " mağara güncellemeye geçmişti. Ardından mağaradan ses geldi, " Lütfen Hes Kodunu giriniz " diye bir uyarı sesi geldi, haramiler o ne diye kendi içlerinde mırıldanırken, içlerinden biri, gündemi takip ettiği için hemen cevap verdi, merak etmeyin, çok kolay alınıyor deyip, kendi Hes Kodunu söyledi ama bir sorun vardı,riskli durumdaydı ve mağara açılmadı, içerde o kadar altın var ne olacak şimdi diye sesler yükselmeye başladı.

Ali Baba bunun üzerine kendi Hes Koduna baktı durumu risksizdi. Kırk Haramilerin başı, hadi gidelim, hem test yaptıralım, hemde Hes Kodu alalım deyip, sosyal mesafeye uyarak şarkılarını söylerek ( Kırk haramiler, kırk haramiler asmak, kesmek kelle uçurmak...) ordan uzaklaştılar. Ali Baba' nın gözleri ışıl, ışıl oldu ve onların ordan uzaklaşmasını bekledi...

1. Bölüm Sonu

18 Şubat 2021 Perşembe

19.02.2012 - 19.02.2021 ANNEMSİZ GEÇEN TAM 9 YIL :(

Zamanı gördüğünüzde, size yıllar geçmiş üstünden gibi gelse de, ben halen o yıllardayım ve her yıl takvim yaprakları on dokuz şubatı gösterdiğinde, ben Annemsiz geçen bir yıl daha deyip, o yılı yaşamış saymıyorum. Daha önceleri böyle sorunlarım, problemlerim yoktu, Annemin yokluğuyla başladı...

Eski fotoğraflara baktım bugün, çocukluk dönemimdeki fotoğraflara, şöyle bir düşündüm, sokakta oynardım, bisiklete biner düşerdim, kavga eder, dayak yer, dayak atıp kaçardım, kimi zaman, kafam kanardı, her ne durumda olursam oluyum, Anne diye ağlayarak yanına kaçardım, kızışı, gülüşü, konuşması halen gözümün önünde, sesi halen kulağımda, ben Annem' e düşkün bir çocuktum, ana kuzusu tabiri var ya aynen öyle. Çocukluğumdan tut, gençliğimde, yaşım kaç olursa olsun, tam bir Anneciydim...

Aslında insanlara bakarsınız, benim dediğimi anlayacaksınız, yaşı kaç olursa olsun, herhangi bir olayda, eline iğnede batsa, herhangi bir acıya düştüğünde, aklındaki, ağzından çıkan ilk cümle Annesidir. Anne diye seslenir. Ben onu şuna yorumluyorum, insanların, kalbinin merhamet tarafı, iyilik tarafının ağır basması, Anne sevgisindendir...

Annem kansere yakalandığında, ilk bana söyledi ve ben aslında o gün, bugünleri yaşayacağımı tahmin etmemiştim, aklımın ucundan dahi geçmemişti, doktorlara danıştım, konuştum, bana her şey belli bir süre sonra bugünleri atlatacağız gibi gelmişti, dediler ameliyat olması gerekiyor, derken onu ameliyata, kemoterapiye, ışına, hep ben ikna ettim. O istemedi bunları, derken duymak istemediğim sözleri duymaya başladım doktorlardan, çünkü doktorlar artık umut yok demeye başladılar. Hatta hissetmişti galiba Annem, hastanede yatmak istemiyordu, oğlum eve götürün beni, ölürsem de, evimde ölüyüm demeye başladı, hastanede yatmak istemiyordu. Bilemedim ben, bir umut yaşar belki dedim, hatta doktorlara güvenen ben, bir ara doktorlar ne bilsin ki dedim, eve çıkardım ama belli bir süre sonra geri yatırdım hastaneye, bilmiyordum o günün bizim için son olacağını, hastanede yatmayı sevmiyordu ama yine kendimizi bir hastane odasında bulduk, elleri avucumun içinde, soğuya, soğuya gitti, gözlerimin önünde, hiç bir şey yapamadım, bir hastane odasında bırakıp gitti...

İnsan Annesinin ölmesini hiç ister mi? İnsan kabullenebilir mi? Annesinin ölmesini, ne vardı Annemi dinleseydim, hastaneye yatmak istemediğinde, tamam yatma deseydim, bu yüzden sevmiyorum hastaneleri...

Annemsiz geçen dokuz yıl, bu süre zarfında, İnsan en kolay kendini kandırıyor, sorduklarında, unuttum der, unutamaz, düşünmüyorum der, düşünür, acımıyor der, acır, hatta her aklına geldiğinde, düşündüğün de, her Anne sözünü duyduğunda, her türlü acıtır. Diyorlar ki, zaman her şeyin ilacı, bence zaman her şeyin ilacı değil katili, bunu bir mezara çiçek diktiğinde daha çok anlıyorsun...

Anne seni çok özledim, Anne diye seslenmeyi o kadar çok özledim ki, anlatmaya kelimeler, sözler yetmez, mekanın cennet olsun, benim güzel ANNEM....