22 Mayıs 2014 Perşembe

OYSA ;GÜVEN ANKARA’DA BİR PARKMIŞ



Ben sana o kadar çok inanmıştım ki,bunu sana anlatamam ama her şey boşmuş, yapılanlar, söylenenler hep yalanmış, hiçbir şey görüldüğü gibi değilmiş. Bir fıkra var  belki duymuşsunuzdur; ''Kızın biri yüzüne krem sürerken, kardeşi görür ve sorar, Abla ne yapıyorsun? Ablası cevap verir. Cildim güzelleşsin diye krem sürüyorum der. Bir saat sonra kız yüzündeki kremleri temizlerken kardeşi görür ve der ki, Abla işe yaramadı değil mi? ’’ Burada şuna geleceğim, çocuğun gözüne göre her şey aynı, eski, haliyle, yeni hali arasında fark yok, ama o krem sürüp cildini güzelleştiren kıza göre de, sürdüğü kremler işe yarıyor. Hiç bir şey görüldüğü gibi değildir, dememdeki amaç gören kişiye göre de değişiyor. Bana göre senin bana söylediklerin, arkadaşlığın, dostluğun, sevgin, hepsi bir yalanmış. Ama şunu bil ki, şu hayatta en çok güvendiğim insandın. Haa yaşım 32,bana şunu öğrettin. OYSA ; GÜVEN ANKARA’DA BİR PARKMIŞ…..

11 Mayıs 2014 Pazar

----- ANNELER GÜNÜ -----


        
Anne seni çok seviyorum, bu dünyada her şeyden,çok seni seviyorum.Bir tek senin için dua ediyorum. İnanın aramız çok iyiydi,birden aramıza, o ecel denilen soğukluk girdi. Ben ne diyeceğimi inanın bilemiyorum. Başına böyle bir ayrılık gelmeyen insan, ne isteyeceğini, ne söyleyeceğini bilemiyor. Hiç biriniz benim ne hissettiğimi bilmiyorsunuz. Ama ben biliyorum ve o acıyı çekiyorum.19 /02/2014 tarihinde. Doktorlar bana, günüde, saati de buraya kadar... dediğinde, Ben ne halt edeceğimi kestiremedim. Siz kaybetseniz, ne yapacağınızı biliyor musunuz? İnsan bilmediği bir şey karşısında apışıp kalır. Bir el uzatılmasına muhtaçtır. Umarım anlamışsınızdır. Siz ahirete inanıyor musunuz? Çoğunuzun cevabı evettir…
Bir yerde okumuştum; ’’Güneş ahirettir, dünyada gölgesi diyor. Eğer güneşe arkanı dönüp, dünyayı kovalarsan, gölgeni yakalayamazsın. O zaman, güneşinden de olursun diyor. ’’ Ben dünyayı kovalamaktan vazgeçtim. Benim dünyamda ahiretimde ANNEM oldu. Ama diyorsunuz ki, bu seni gerçek hayattan koparıyor, Zaten ben gerçek hayatı geçtim. Bugün yine ANNEM’ in yanına gideceğim ve sesleneceğim. ANNEM ben geldim, bugün ANNELER GÜNÜ ve ben mezarının başına geldim. Yine bir ANNELER GÜNÜ sensiz geçiyor ANNEM. Beni duyduğunu biliyorum ANNEM ve ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN benim güzel ANNEM….
Kederli ve öksüz bir çocuğun, yaşadığı dünyası dar edilen, bir çocuğun, haykırışları geliyor artık, bu saatten sonra. Ben yanına geldikçe sürekli düşündüğüm bir şey var. Canım ANNEM, seni oradan çıkarabilsem keşke, eskisi gibi tekrar beraber yaşayabilsek. Seni çok seviyorum, sen burada yatıyorsun,ben evde yatıyorum, evde benim mezarım artık, seni burada, ben nasıl bıraktım, üşümüşsündür sen orda, Seni oraya bırakırken, dedim, ANNEM üşür ama dinletemedim, kimseye sesimi duyuramadım,ben nasıl bıraktım seni. ANNEM şuna inan ölüm bizi ayıramaz. ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN. Aklımda, kalbimde hep sen varsın. ANNEEE, seni seven oğlun, hep yanında olacak…. 
(Kaç gündür şu dörtlüğü sürekli okuyorum, kendime kıyasladığımda uyan var mı derseniz, kesinlikle hayır)
---ANNELER GÜNÜ GELİYOR---
Annesi olanlara, o gün bir hediyedir.
Annesini yitirmişe, keder üste, kederdir.
Ölçülü kullanarak incitmesek öksüzü.
Annesiz olanlara, dar etmesek o günü...[B.Gökçe)


10 Mayıs 2014 Cumartesi

BUGÜN GÜNLERDEN ONU,NE ONU,NE ONLARI UNUTMAYA DEVAM EDİYORUM VE SAAT ONDA YAZIYORUM


 Ben kimseye anlatamıyorum derdimi,benim yanımda sen olsaydın,ben bu halde olmazdım.Biliyor musun? Bana ilkbaharı anımsatıyordun.Hani yaza hazırlıktır ya,biraz zaman geçince,her yer yeşilliklere bürünüyor,çiçekler açıyor.Ayrı bir güzel oluyor ya ortalık.O güzelliklerin habercisi olduğu için ilkbahar,senide ilerde,benim yazım olur,ilerde,beni yaz havası gibi  güzel günlere götürürsün sanmıştım ama yanılmışım.Ben yükte hafif,yürekte ağır seviyorum sadece.Diyorsun ki,kıskançsın,suç mu kıskanmak.Ben domuz muyum,öbürleri gibi,tabi kıskanıyorum.Seninle şöyle otursak,adam akıllı konuşsak sorun morun kalmaz aramızda.Ben sana güvenmiyor değilim,ben etrafındakilere güvenmiyorum.Benim için,en güvenli yer,senin yanın olabilirdi,ben senden gelen her şeye razıyım ama bu konu ayrı.Bunda kalbimi çok kırdın.Benim bir şey yapmamı istemiyorsan,söylemen yeterli,bir daha yapmam.Ama benimle oyun oynama, dayanacak halim kalmadı.Bu neden böyle oldu merak ediyor musun?Nerden buldum,bu cesareti,birincisi,beni bu hale sen getirdin,ikincisi ise,benim günahım çok,Günah büyük olunca,cesarette orantılı büyür teorisiyle,biraz fazla günahım varmış ki,cesaretim büyümüş….

6 Mayıs 2014 Salı

VİCDAN


Bazı insanların vicdanı olmaz,sen de bu vicdanı olmayan insanlardansın.İnsanlar korktukları zaman sevdiklerini akıllarına getirirlermiş.Genelde filimler de görürdüm ama gerçek hayatta işe yaramaz diyordum,bu aralar her şeyden korkar oldum,aklıma seni getiriyorum ve filimler den ibaret olmadığını gördüm,ben denedim oldu.
Öyle bir haldeyim ki;öldürün beni ya,öldürün,yemin ediyorum firavunun sarayında böyle bir zulüm yok,bir rüya gördüm, rüyamdaki o bakışı gözümün önünden hiç gitmiyor,nehrin kıyısındayım, ölümün kıyısındayım,ona tek çarem sensin,ne olur kurtar beni dedim,bıraktım kendimi sulara,bu ne demek bilir misiniz? Ben kendimce yorumlayım; Hani yangınlarda insanlar köşeye sıkışır,ne yapacağını bilemezler ya,dayanamayıp atarlar kendilerini pencereden aşağıya,öyle ürkütür onları yanmak,işte o bakışları,o nasıl bir yangın olduysa,o bana baktığında,nasıl bir acı gördüysem,o alevlerin içinde yanacağıma attım sulara kendimi,rüya olmasaydı eğer,onun yakacağını bildiğim halde kaçmazdım,ben düşerken,o son andaki bakışından anladım,nasıl bir canavar olduğunu,daha doğrusu,nasıl bir canavara dönüştürdüklerini gördüm,ben onun,bana yaşattığı dünyada ölmek istedim,şimdi kendi dünyasında varsın yaşasın,yok yere idamla yargıladı beni,vicdanın olmadığını,hem rüyamda gördüm,hem de gerçek hayatta…

5 Mayıs 2014 Pazartesi

---Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var derler.Şimdi bir anlık zevk için,keyif için,kusura bakma, kırk yıl daha çekemem seni. 

HAKİM BEY ADLI OYUN


----HAKİM BEY ADLI OYUN-----

HAKİM: Mahkemeyi başlatıyorum,suçlu Mtl ayağa kalk,
MTL: Zaten ayaktayım,sizde kafamı buluyorsunuz diğerleri gibi benimle,
HAKİM: Ne kafa bulacağım,senin kafandakiyle bir şey bulunmaz,niye taktın onu,
MTL: Kendimi insanlardan korumaya çalışıyorum hakim bey.
HAKİM: Ne alakası var…
MTL: Kalbimi koruyamadım kırdılar,hiç değilse kafamı koruyumda aklım yerinde dursun.
SAVCI: İtiraz ediyorum hakim bey.
HAKİM: Niye…
SAVCI: Bunun kafasının içinde ne tilkiler var,çıkarsın da kafasındakini o tilkileri öğrensek.
HAKİM: Ret edildi,o tilkileri çıkarırsa suçu artar,bırakın o tilkiler orda kalsın.
MTL: Hakim bey sussam olmuyor,susmasam olmuyor,dilim dursa,kalemim susmuyor hakim bey.
HAKİM: [sinirli bir şekilde)Sus bana Mehmet Erdem’in şarkısının sözlerini değiştirerek cevap verme.konuş düzgünce.
MTL: Çok denedim,konuşmayı,çabaladım da aslında ama anlamadı hakim bey,ardından yazdıklarım ağır geldi hakim bey.
HAKİM: Pişmanmısın
MTL: Değilim hakim bey.
HAKİM: Elindeki ne…
MTL: Bu mahkeme bir oyun ama,bunun içindeki yazılanlar gerçek hakim bey,
HAKİM: Sende niye duruyor,ver mahkemeye yayınlayalım yada facesimde paylaşıyım herkes bilsin.
MTL: Burada yazılanların bende kalması daha iyi,yoksa bazıları gerçek anlamda zarar görebilir hakim bey.
HAKİM: [imalı bir şekilde bakar] hımm yinede koruyorsun,neden?kendini yakacaksın böyle susarsan.
MTL: Biliyorum hakim bey anlamayacak belki beni,kendim halen zarar görmeye devam edeceğim ama ben o insanlar gibi kötü değilim.
HAKİM: Sen ne iş yapıyorsun?
MTL: Hastanede çalışıyorum hakim bey…
HAKİM: Ne öğrendin orda…
MTL: Vallaha hakim bey,insanların arasında beş bağ varmış,bunlar kopup azala biliyormuş,benim bildigim bir göbek bağı vardı,onuda doğarken kesiyorlar,bide bizim bahçedeki bağlarımız var ama bununda konuyla bir ilgisi yok.
HAKİM: Yani bir şey öğrenemedin,ne oluyor, o bağlara sonra..
MTL: Yok hakim bey öğrendim en son bir bağ kalıyormuş,onuda kişiye özel bırakıyorlarmış,
HAKİM: Sana öyle bir bağ bıraksalar ne yaparsın.
MTL: Dedemden kalan bağları sattım,karıynan kıznan,kumarla yedim ama tabi bununda konumuzla bir ilgisi yok.
HAKİM: [gözlerini şaşı yaparak)kafayı sıyırmadan anlatmaya devam et.
MTL: Ben bağ bahçe işlerini severim hakim bey,tamam kızmayın,o dediğiniz bağ için ben çok uğraştım,o tek bağda kopmasın diye ama,kişiler o bağı tırnaklarıyla kazımaya başladılar,ha bir yerden kopar ama,ya o tek bağı ben koparırım,benim koparışım farklı olur,yada o bağ bu çürük haliyle gidebildiği yere kadar gider,kişiler sağlamlaştıracak…
HAKİM: Nasıl olacak…
MTL: Allah buyuruyor ki 'Bana bir adım atana,Ben on adım atarım.Bana yürüyerek gelene,Ben koşarak gelirim.Ben adımda attım,koştum da,amma bana bir adım atılsa,o bağ ipten değil demirden olur,bana bir adım atılsa,hiç kimse o bağı koparamaz bile,ama bunu da karşıdaki kişinin anlaması lazım hakim bey,yada anladığı halde işine gelmediği için susması lazım hakim bey.
HAKİM: [önündeki dosyasına bakar ve pis pis sırıtarak]Senin için tedavi görmesi gerekir demişler, yani emir büyük yerden.
MTL: Vallaha hakim bey vereceğiniz karara boynum kıldan ince,verilen emiride,diyeni de kırmamak isterim ama yapamam,isterseniz beni facesinizden silin,onlar anlamadı siz hiç anlamazsınız.Bu emir adını feriha koydumdaki emir’in yolunun emriyse,ben o diziyi izlemiyorum zaten.
HAKİM: Ben salakmıyımda anlamayacam!Peki sence buradaki şuçlu kim?
MTL: Bu bir örgüt işi hakim bey…
HAKİM: Peki kim var bu örgütte sayda bilelim,kimlerin parmagı var.
MTL: Giydikçe açılır diyen tezgahtar.uzadıkça şekil alır diyen kuaför ve zamanla unutursun diyen arkadaş.Bunların hepsi aynı örgüte üye,asıl suçlu benim hakim bey,suçum insanlara inanmak,onlara haddinden fazla değer vermek,bunun üstüne sizin acınızı bildikleri halde yanınızda olacagınıza,acınızı deşmek için ellerlinden geleni yapıyorlar hakim bey.Eger insanlara deger vermek suçsa evet ben suçluyum hakim bey.
SAVCI : [Ağlayarak ayağa kalkar]Hayır hakim bey asıl suçlu benim.
--[Salondakiler önce tek,tek ayaga kalkarlar,asıl suçlu benim hakim bey diye bağırırlar,sonra hep beraber ayaga kalkıp asıl suçlu biziz hakim bey diye bağırırlar]
HAKİM: [kızgın bir ses tonuyla elindeki tokmagı vurarak]Ne bagırıyonuz sagır yok ya karşınızda,duyuyoruz,oturun yerinize,hepinizi facesimden engellerim suçluya soruldu varmı son bir diyecegin….
MTL: Bu skeç bir oyun hakim bey ama asıl oyun dışarıda yaşadıgım hayatta hakim bey,burada vereceniz her türlü paylaşımı ancak sizin facesinizdekiler görebilir,asıl önemli olan benim bundan sonraki paylaşımlarım,anlayana mesajlarla dolu bir oyun yazdım,artık kaç beğeni,kaç yorum alırım bilmiyorum,gerçek hayatta bunların kaçı gerçege dönüşür bilemem,benim için eski olmasada,onun gözüyle eski bir arkadaşımın sözüyle bitirmek istiyorum,bu okuması uzun oyunu,gerçekten zehir gibi aklın var derdi,yeter ki kullanmayı bil,ben aklımada yüregimede,kalbimede güveniyorum,yeter ki ordaki yerini yıkmasın yeter.
HAKİM: [kalemi kırar ve konuşmaya başlar]Karar;Diğer insanlar ne kadar seni suçlasada,seni anlamaları mümkün değil,benimde kafam karıncalandı şimdi,bu mahkemeyi facesimde paylaşacam ve alınan yorumlara ve begenilere göre karar verecem,bir daha ki mahkeme,kalan o bir bağ,koptuğu zamana kadar ertelenmiştir.
[hakim kalkar ve giderken içinden şöyle geçirir,ihşallah iki tarafda akıllı dururlarda,o bir bağda kopmaz,çünkü daha tatile gidecem,bu yazda tatile gidemezsek hanım beni bu sefer kesin öldürür...)
--IŞIKLAR KAPANIR VE SEYİRCİ ALKIŞLAR,
-KLASİK SONLANDIRIŞIM GELİYOR THE END YANİ SON….

2 Mayıs 2014 Cuma

YEMEKLİ TOPLANTI OYUN


 
--YEMEKLİ TOPLANTI---
 BAŞKAN:Evet arkadaşlar,bugünkü toplantımızın konusu,yaşlı bayanların nasıl genç görünebileceği hakkındaki görüşlerinizi almak için toplandık.Tabi bu konuda uzman olan dört bayan arkadaşımızın,engin tecrübelerine dayanarak,bu yemekli toplantıyı yapmayı düşündük.....
 *Evet Buket hanım(yaşı 40'dan fazla) siz bu yaşınıza ragmen nasıl kendinizi genç hissedebiliyorsunuz,...
GARSON:Efendim servise başlayım mı?
BAŞKAN:Tabi servise başlayabilirsiniz...
 (önden çorbalar gelir ve Buket söze başlar)
BUKET:Sayın başkan benim genç hissetmemdeki en büyük desteğim daha bekar olmamdır,Allah'tan ümit kesilmez deyip kendimi gelinlik çağına gelmiş kız gibi görmemden kaynaklanıyor,Evde kalmış yaşı büyük kızlara bu taktiği öneririm..
 BAŞKAN:Tamam bu önerinizi değerlendirecem,Ece hanım(38 yaşında) sizin taktiğinizi alıyım,buyrun dinliyorum,,,,
 GARSON:Efendim çorbalar bittiyse,sırada şinitzel var der ve çorbaları alıp şinitzeli servis eder...
 ECE:Arkadaşlar benim genç görünmemdeki en büyük etken,zamanında vurulduğum aşılardan kaynaklanıyor.Benim yaşımdaki kadınlara aşı önerebiliriz,Hem devlet para kazanır bu aşı işinden,hemde aşı şirketleri para kazanır,Çok karlı bir iş olur,Ben aşılara borçluyum bu güzelliğimi,Ben aşıyı öneriyorum....
 BAŞKAN:Bu öneriyi en son çare olarak görüyorum ama aklımızda bulunsun,Elif hanım(40 yaşında) sizde yaşınıza göre genç gösteriyorsunuz.Acaba bunun sırrı ne...
 ELİF:Sayın başkan benim yaşımdakiler emekli olup evlerinde oturuyorlar,Benim genç kalmamdaki en büyük etken umursamaz ve gamsız,kedersiz oluşumdur,Hiç bir şeye kafaya takmam,O yüzden ben psikolojik olarak yaşlılığı yendim.Benim önerim yaşlı kadınlara pskiyatri desteğiyle,psikolojik olarak onları yaşlı olmadıklarına inandırıp genç görünmelerini sağlayabiliriz,,,,
 BAŞKAN:İlginç bir yöntem tıbbı kullanarak genç göstermek,bu taktiği bir kaç kişide denedikten sonra uygulayabiriz gibi geliyor,Tanem hanım(yaşı 30'dan fazla)en genç gösteren katılımcılardan biriside sizsiniz,Siz neye borçlusunuz...
 GARSON:Efendim tatlıları getirdim.(servis eder ve gider)
 TANEM:Aslında diğer 3 arkadaşımıda dinledim ama benim taktiğim diğer 3 arkadaşımdan daha iyi sayın başkan.Hemde zahmetsiz,yapacagınız işlem çok basit önce bir çocuk yapıp,herifin kucagına atacaksın,sonra kendini iş kadını moduna sokacaksın,ardından sürekli alışverişe çıkıp,gününü gün edeceksin,sonra biraz makyaj,biraz süs,sizi dışardan gören biri,Aaaa şu kadına bak ne kadar genç duruyor diye sizi göstercek,Ben bu taktikle genç görünüyorum sayın başkan,bende bu yöntemi öneriyorum bayanlara....
 BAŞKAN:Arkadaşlar hepinizi dinledim ama siz sadece kendinizi kandırırsınız,vatandaş bu oyunlara gelmez,lütfen daha farklı önerilerle gelin bana,Toplantımız burda sona ermiştir.Bayramdan sonraki toplantımıza yeni öneriler bekliyorum sizlerden,yoksa işinize son veririm.Herkes işinin başına marş,marş...
 -----THE END---
 -------YANİ-------
 ------SON------
 


1 Mayıs 2014 Perşembe

GÜNLERDEN YİNE EFKAR


Aylar,haftalar,günler,saatler akıp geçiyor,bugün zamanı geriye alamıyorum,Hani derler ya,Allah kimseye çekemeyeceğinden fazla yük vermezmiş diye,Allah bir dert verirse,dermanını da verir diye hep söylerler ya,Neden?Yüküm fazla veya Neden?Derdi verdiğinde,dermanını vermek yerine,bu sonla bitti,Neden?Neden?Neden?
Kimse anlamıyor aslında beni,ha anlayanlar var mı? var ama onlarda, o acıyı yaşamış,o sıkıntılarla uğraşan insanlar, ne halde olduğumu,neler çektiğimi başlarına geldiğinde beni anlıyorlar.İlla karşınızdakini anlamanız için,sizinde mi bu tür sınav diye tabir ettiğiniz olayların başınıza gelmesi lazım.
Bugün gazeteye Annem için taziye mesajı yayınlamışlar,aslında sağolsunlar,düşünüp yayınlamışlar ama beğen tuşuna elim gitmedi,yayınlıyanlara çok teşekkür ediyorum ama ben kabullenemediğimden hala, sadece teşekkür etmekten,sağolsunlar demekten başka elimden bir şey gelmiyor…
Bugün ben ne haldemiyim,bugün ben gündüzleri tiyatro yapıp,ha ölümden falan korktuğum yok,sadece beceremiyorum,aynanın karşısında saatlerce kendimle konuşup o cesareti bir türlü bulamıyorum,Sadece hiç bir şey yokmuş gibi davranıp,kafasının içinde düşüncelerin arasında boğulmuş biri olarak dolaşıyorum,Kafamı dağıtmak için sayfa kurdum,onuda beceremedim kapattım,yazılar,yazıp uğraş buluyum dedim,beni hiç olmadık kişiye,daha doğrusu,benim açımdan,hiç olması imkansız,aklımdan o şekilde düşüncesi bile geçmeyen,kişi veya kişilere aşık diye ilan ettiler…(O kişi veya kişiler sadece benim için paha biçilmez bir şekilde,anlatamayacağım kadar değerliler )
Bazı insanlar vardı,bazı güvendiğim insanlar,her şeyi yapabileceğim veya çoğu şeyden sakındığım kişiler vardı,yanlarında huzur bulduğum,bugün mü,hepsi tekmeyi vurdu gitti,uzun süre önce,güvendiğim dağlara,kar yağdı,çığ olup üstüme yıkıldı,bir tanesi bile gerçek anlamda düşündüğüm gibi çıkmadı,konuşmayı özlüyor musun dersen,ne yalan söyleyeyim özlüyorum ama yapılanlar aklıma geldikçe,zincir kırıldı bir kere,kaynak da yapsan,eski düzeni olmaz.Benim canımı yaktılar,şimdi sadece dedikodu malzemesi olarak kullanılıyorum,ne yapacağım bilmiyorum,ne acımı,düzgün yaşaya bildim,daha doğrusu buna izin vermediler,üstüne sıkıntı ekleyip durdular,anlayacağınızı sanmıyorum,sadece bir dakikalığına,benim yerime geçin,ondan sonra oturup konuşalım,Annem şimdi burada olsaydı,bunların hiç biri yaşanmazdı biliyorum,benim acımı,sıkıntılarımı yazsam da,konuşsam da biliyorum anlamayacaksınız,gülüp geçeceksiniz,Çünkü düşenin dostu olmazmış ve  gerçekten Ateşte düştüğü yeri yakıyormuş…